İçeriğe geç

Görevsizlik kararı kaç gün ?

Görevsizlik Kararı Kaç Gün? Hukukun Sınırlarında Zaman ve Yetki Üzerine Bir İnceleme

Hukuk sistemleri, adaletin işleyişinde hem mekânsal hem de zamansal sınırları titizlikle çizer. Bir mahkemenin yetkisi, sadece hangi davalara bakabileceğiyle değil, kararın ne kadar sürede uygulanacağıyla da ilgilidir. Görevsizlik kararı bu bağlamda, yargının kendi iç düzeniyle dış sınırlarını ayıran önemli bir kavramdır. Peki, görevsizlik kararı nedir, kaç gün içinde verilmelidir ve bu kararın tarihsel temelleri hangi düşünsel zemine dayanır?

Görevsizlik Kararının Hukuki Anlamı

Görevsizlik kararı, bir mahkemenin önüne gelen davanın kendi görev alanına girmediğini tespit etmesi ve dosyayı görevli mahkemeye göndermesi anlamına gelir. Başka bir ifadeyle, mahkeme kendi yetkisini sınırlar. Bu, yargı sisteminin iç işleyişinde yetki ve görev dengesini korumak için hayati bir mekanizmadır.

Bir dava, örneğin idari yargının değil adli yargının görev alanına giriyorsa; mahkeme “görevsizlik kararı” vererek davayı doğru adrese yönlendirir. Böylece hukuk, kendi içinde “doğru mahkemede yargılanma hakkı” ilkesini korur.

Görevsizlik Kararı Kaç Gün İçinde Verilir?

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre, görevsizlik kararı verildikten sonra dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için belirli bir süre öngörülmüştür.

Genel olarak kararın kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gerekir. Ancak bu süre, kararın niteliğine, tarafların itiraz haklarını kullanıp kullanmadıklarına ve mahkemenin iş yoğunluğuna göre değişiklik gösterebilir.

Ceza davalarında bu süreç biraz daha hassastır. Görevsizlik kararı verildiğinde, taraflara tebliğ yapılır ve tebliğden itibaren 7 gün içinde itiraz hakkı bulunur. Bu sürenin sonunda karar kesinleşir ve dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Böylece sürecin tamamı yaklaşık 10–15 gün arasında sonuçlanır.

Bu zaman aralığı, hukuk sisteminin en önemli dengelerinden birine işaret eder: adaletin hızla işlemesi ile hukuki güvenliğin korunması arasındaki denge.

Tarihsel Perspektif: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Görevsizlik Kavramı

Görev ve yetki ayrımı, Türk hukuk tarihinde yeni bir olgu değildir. Osmanlı Devleti döneminde kadı mahkemeleri ile şer’iyye ve örfi yargı arasında benzer bir ayrım bulunmaktaydı. Kadıların hangi davalara bakabileceği fıkıh kitaplarında belirlenmişti; görevi aşan konularda “rücu” yani başka merciye yönlendirme uygulanırdı.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte yargı birliği ilkesi benimsenmiş, ancak farklı dava türlerinin doğası gereği idari, adli ve askeri yargı ayrımı sürdürülmüştür. Görevsizlik kararı bu dönemde kurumsallaşmış, 1929 tarihli Mecelle sonrası düzenlemelerle birlikte modern anlamda yerini almıştır.

Bugün ise, yargı sisteminde “tek çatı” fikri güçlenmekle birlikte, görevsizlik kararının varlığı hâlâ adaletin temel güvencelerinden biri olarak kabul edilir.

Günümüzde Akademik Tartışmalar

Modern hukuk akademisinde görevsizlik kararı, yalnızca bir teknik usul meselesi olarak değil; yargı erkleri arasındaki güç dengesi bağlamında da tartışılmaktadır.

Bazı hukukçulara göre, görevsizlik kararı yargılamanın hızını yavaşlatmakta, vatandaşın adalete erişimini geciktirmektedir. Bu nedenle “görev yönünden yetki karmaşası”nın dijital yargı sistemleriyle önceden tespit edilmesi gerektiği savunulmaktadır.

Diğer bir görüş ise, görevsizlik kararının adaletin kalitesini artırdığını belirtir. Çünkü yanlış mahkemede yürüyen bir dava, hem zaman hem de emek kaybına yol açar. Bu açıdan görevsizlik kararı, “hukukun kendi hatasını düzeltme refleksi” olarak değerlendirilir.

Bu tartışma, modern yargının karşı karşıya olduğu temel soruya işaret eder: “Adalet, hızla mı yoksa dikkatle mi sağlanmalı?”

Görevsizlik Kararının Toplumsal ve Bireysel Etkileri

Bir vatandaş için görevsizlik kararı, çoğu zaman belirsizlikle eş anlamlıdır. Çünkü dava sürecinin uzaması, ekonomik ve psikolojik yük getirir. Ancak aynı zamanda, bu karar bireye adil bir yargılama zemini sunar.

Toplumsal ölçekte bakıldığında ise görevsizlik kararları, hukuk sisteminin kendini denetleme kapasitesinin bir göstergesidir. Bu mekanizma, mahkemelerin keyfi davranmasını engeller; yargı etiğini güçlendirir.

Sonuç: Zaman, Yetki ve Adalet Dengesi

Görevsizlik kararı, mahkemelerin yetki sınırlarını belirleyen teknik bir araç olmanın ötesinde, hukuk sisteminin etik bir aynasıdır. Kararın verilmesi ve uygulanması için öngörülen süre — genellikle 7 ila 10 gün — yalnızca bir takvim dilimi değildir; adaletin hızını, doğruluğunu ve meşruiyetini temsil eder.

Bugünün hukuk dünyasında belki de en önemli soru şudur: Adaletin zamanla yarışı ne kadar sürmeli?

Çünkü bazen bir gün geciken karar, bir ömür süren adaletsizliğe dönüşebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
tulipbetprop money